27 Şubat 2011 Pazar

Oscar denemesi.

En İyi Film:
Black Swan.
En İyi Yönetmen:
David O. Russell.
En İyi Erkek Oyuncu:
Colin Firth “The King’s Speech''
En İyi Kadın Oyuncu:
Natalie Portman “Black Swan”.
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu:
Christian Bale “The Fighter”.
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu:
Helena Bonham Carter “The King’s Speech”.
En İyi Orijinal Senaryo:Inception: Christopher Nolan.

böyle düşündük. o zaman bu burda kalsın, ödül töreninden sonra gelir sonuçları değerlendiririz. siz şimdi şunu dinlemeye başlayın ben meyve tabağı hazırlayıp geliyorum.

26 Şubat 2011 Cumartesi

Chuck Palahniuk.

Bu, ömür boyu sahip olduğum altıyüzkırkbirinci balık. Tanrı'nın yarattığı başka bir canlıya bakmayı ve sevmeyi öğrenmem için ailem yıllar önce ilk balığımı almıştı. Sahip olduğum altıyüzkırk balıktan sonra öğrendiğim tek şey, insanın sevdiği her şeyin bir gün öleceği oldu. O özel kişiyle karşılaştığını sandığın ilk anda, onun bir gün gideceğine emin olabilirsin.

24 Şubat 2011 Perşembe

ütopik biraz.


Güneşin doğuşunu tersten çizmek isterdim. Şehrin tam karşısına geçip tüm binaları ters güneşin altına, yatay olarak çizmekte fena olmazdı. Sonra birkaç tane mavi ağaç eklerdim. Düz olarak tabii. mavi ağaçlarla alay etmem, ı ıh. Camsız pencerelerde uyuyan insanlar çizerdim, balonların gökyüzünden indiği, seyyar elma şekeri satıcılarının ve renkli şekerleme çiçeklerinin olduğu bir dünya fena olmaz mıydı? Sonra işte, müzikli banklar eklerdim. Denize dokunmazdım, o haliyle çok fazla güzel çünkü. Uçan kiviler çizmeye çalışırdım, yürüyen elmalar, nutelladan yollar, düğme fışkıran fıskiyeler, gözlükleri savuran bir rüzgar ve renkli ojeden bulutlar..
Tüm bunları çizmekle uğraşırdım ilk, sonra büyük ihtimalle çizemez, sayfayı kapatır ve okula giderdim. Biz en iyisi Hazal'ı bulalım. 

Hı bir de, yeşil civcivler de çizebilirdim, güzel olurdu. di'mi?
AMA öyle bir yeteğim yok. ne yazık.
Neyse ki, betimleme yapabilecek kadar zekiyim.
Güneşli günler. 
(oha. bu saatte? lan?!)
Tom Waits - Dead and Lovely .mp3
Found at bee mp3 search engine

19 Şubat 2011 Cumartesi

A Short Love Story.




Yani tüm söylemek istediğim bunun gibi birşeydi. 
Yazdıklarım, eklediklerim. 
Hepsi bu gibi.
a short love story kadar.
Öyle işte.

17 Şubat 2011 Perşembe

16 Şubat 2011 Çarşamba

Hawking Reyiz.




Geçen gün Anılcan yanıma geldi. Dünyanın en zeki insanı kim? dedi. Bill Gates dedim ben. Direk böyle. Bence dünyanın en zeki insanı o sayılırdı o an. Çünkü iki gece boyunca bilgisayardaki sorunla uğraşmıştık ve adam herşeye inat bilgisayarın inciğini cinciğini biliyordu. Yok dedi Anıl, o değil. yıkıldım bi önce. ama toparlanmam uzun sümedi. Hemen gidip mobil internetten bakalım lan ehe dedik. Evet, yapıcak daha iyi bir işimiz yoktu. 'Dünyanın en zeki insanı' yazdık. Einstein falan çıktı bi. Ama biz tekerlekli sandalyesinde oturan, fareli, tıknaz, Anıl'ın deyimiyle vücudunda sadece aklı çalışan diğerleri fos olan 'o' adamı arıyorduk. Bulamadık işte. Sonra durdu Anıl. Bişey dicek gibi oldu. düşünmeli düşünmeli baktı önce. sonra birden ' Stephen Hawking ' dedi. Oh, evet lan. dedik. sıralara dağıldık. İşte o adam Stephen'dı. Hawking reyiz. Akıllı olun. Saygılarla.




* Evet, bugünlerde yapıcak daha iyi bir işimiz yok. 

11 Şubat 2011 Cuma

10 Şubat 2011 Perşembe



Hani tuhaf ve sanki pudra tatlılığında bir küre. içinde renkli ağaçlar ve kelebekler var. bir de bulutlar tabii. Küreyi sallıyorsunuz, kar taneleri aşağı yukarı hareket ediyor. İçine kendinizi ve onu ekliyorsunuz, sonra işte tuhaflığa yakışır biçimde gülümseyerek bakıyorsunuz. Gamzeniz görünüyor, saçınıza düşen kar tanesini eliyle uzaklaştırıp yanağınıza bir öpücük bırakıyor. Elinden tutup mavi bir ağacın altına gidiyorsunuz, çiçekleri toplayıp havaya bıraktıktan sonra güneş batmaya başlıyor. Başınızı onun omzuna yasladığınızda bir kelebek gelip avcunuza konuyor ve sonra onu tekrar öpüp bin yıllık uykuya dalıyorsunuz.

Benim aşktan anladığım bu.

* bilmiyorum, belki de önce mavi bir ağaç bulmak lazım. 

* ilk olarak biraz şarkıdan bahsederim diye konuşmuştuk ama şarkı kendinden kendi bahsetmek istedi. ne ayıp ama.


Joseph Arthur - Honey And The Moon .mp3
Found at bee mp3 search engine

7 Şubat 2011 Pazartesi

bilmiyorumyani.

yeni birşeyler yazmak istedim ve sonra saatlerce ne yazabileceğim üzerinde yoğunlaştım. ama bilmiyorum, belki de böyle kalsa daha iyi. ehe. zorla güzellik olmuyor. aslında bu terimi burada kullanmak istememiştim. Niye öyle dedim ki?

Hava güzel ve ben en saf günümdeyim. 
Farkettiniz, dimi?
dimi?

1 Şubat 2011 Salı


Bir keresinde ben doğmuştum ve biz çok eğlenmiştik.
Akşamdı ya da biraz daha geç.
Tüm akşamı, geceyi uyumakla geçirecektim. sonra işte.
sonra ne mi oldu?

Kapı çaldı. gittim baktım, büyük ama çok büyük bir tweety. ve hergün yüzlerini görmek istediğim o insanlar.
Mathilda dedik ismine Nisan Yağmuruyla.
ÇOKSEVİMLİ. di'mi ama?
O insanlar iyi ki var. 

Ne biliyim, o gün aklıma geldi birden. yaziyim dedim.

Hadi ne kadar kötü çıktığımı sonbirkez daha söyleyelim. çok eğlendik diyorum, nasıl çıkabilirim ki başka? şşt.akıllı olalım.