15 Aralık 2011 Perşembe

İki kaya arasında sıkışmışım balık gibi. Öylece beklerim geçsin anlar.

Bazı kelimelerin nitelik olarak yetersiz kaldığı bir evrenin içerisinde ne kadar yüzebiliriz? Kaldı ki, denizsiz şehirler var. Denizi arkasına almış, kapana kısılmış şehirler de var. İnsanlar var sonra, nereye baksa bir başka şehir gören. Sonra o şehirlerin martıları var, istediği kadar uzaklıktan dönüp gelebilen, sahipsiz özgürlükleri var. Kimsenin sahiplenmediği birkaç çay bardağı var, onlar da özgür.

Her kitap arasından, her yastığın altından, hatta her rüya sonrası uzayıp giden listeler var. Yapmayı düşündüğümüz, düşlediğimiz hayatın ön hazırlıkları. Sonra, hepsi unutulup gidiyor.

Uyku var bir de. Kurduğun alarmdan yalnızca üç dakika erken uyanmışsın ve üç dakika daha uyuyabilmenin mutluluğu var.

Hani şehirler arası bir yolculuktasın da radyoyu açtığında en sevdiğin şarkı çalıyor, işte öyle yaşanılası hisler var.

1 yorum:

  1. insana biyolojik saatini de kurduran yüksek kaygı ve koşullanma düzeyi kaygı verici de olabiliyor sonunda.

    YanıtlaSil