26 Ekim 2011 Çarşamba

M U T L U L U K S U Z.


Şarkının kokusundan, kışı duyamıyorsun.
Söyleyecek tek kelimenin olmadığı anlar oluyor, öyle anlar oluyor bazen. Öyle anlar oluyor ki, sessizce oturduğun bir odadan dışarıya adım atsan yere çekilecekmişsin gibi. Ya da çalan şarkıdan dolayı yanan yemeğin kokusunu alamamak gibi. İkisi farklı duyularda, işte öyle anlar oluyor ki tüm düzenin kaçıyor, keyfin bozluyor, dengesiz kalıyorsun. O dengesizlikle ipin ucuna çıkartıyorlar seni, durun diyorsun. Kapatın şu sesi, yanık kokusunu duyamıyorum, kapatın! Önce gülüyorlar, sonra ipin ucundan indirip sakinleşmen için bir kenara çekiyorlar seni.

Sen yere çekiliyorsun. 
Yer çekimi, ama havadasın.
Duyguların yere çekiliyor, ağırlaşıyorsun.

Derken, bir sabah boş bir güne uyanıyorsun. Saatin durmuş. Saatlerce kış geldiğinde hangi meyveleri yiyebileceğinin hakkında bir liste yapıyorsun. Saate bakıyorsun sonra, çok durmuş. Listeyi yanına alıp, dışardan bir parça kış alıyorsun. Eve gelip, dolaba koyuyorsun bozulmasın diye. Masanın üzerinde durursa, sıcaktan bozulabilirmiş, yaşlı adam öyle söylemiş. Sonra tekrar saate gözün kayıyor, çok az durmuş. Geçip, yastığın altında biriktirdiğin meyveleri yiyorsun. İçlerinden biri yere çekiliyor, duygularından çoğu yerden yükseliyor onunla. Sevgini meyvelere veriyorsun böylece. Böyle bir düzen kurup, içinde oynuyorsun. 

Uyandığında yine gece olmuş. Kuşlar geçiyor tavandan, onlara gülümsedikten sonra kahvaltını yapmak için mutfağa gidiyorsun. Dolabı açtığında, kış soğuktan donmuş halde bekliyor. Hadi diyorsun, fırsatım varken alıp dağıtayım. Kış oluyor birden, etraf kış kokuyor ama müziğin sesinden duyamıyorsun.

Kış olduğunda her yer, duman kokuyor.
Üstelik sen öyle bir müzikle uyanıyorsun ki, şarkının kokusundan kışı duyamıyorsun.
Öyle soğuk geçiyor.

2 yorum:

  1. Cümlelerin farklı ama bakış açın daha farklı.Bloglarda okuyupta herhangi birine benzetemediğim türden...
    İnsan,yazabildiği kadar güzel konuşabilseydi diyorum bazen;tekdüzelikten uzak,şiirsel,kendini okutan türden.O zaman sen konuşurdun etrafındakiler okurdu sanırım.

    YanıtlaSil
  2. Aslında evren çok tuhaf bakış açılarıyla dolu. Sadece bunlara yönelme konusunda biraz acemi kaldık, bir kelebeğin ömrünün üç gün olduğuna üzülmektense, gökyüzüne en yakın canlılardan olduğu için sevinebilmek mesela. Çok teşekkür ederim, teşekkür ederim. Ve şey, teşekkür ederim. : )

    YanıtlaSil