30 Eylül 2011 Cuma

Güneşin bile doğmaktan çekindiği bir ülkede yapabileceklerimiz geliyor aklıma.
kimsenin olmadığı bir semtte, sadece seninle boş sokaklarda saatlerce dolaşma fikri şu sıralar tek düşündüğüm.
sonra saate bakıyorum, yirmiyedi olmuş.
dakikalar dakikalara, saatlere eklenmiş.
hiçbir şeye aldırmıyorum da,
birlikte yapabileceklerimiz geliyor ya aklıma, günler bir saat daha uzuyor işte.

boşluktaki bir merdivenden aşağı çıkıyoruz. öyle kalıyor hepsi, düzensiz.


eylül, ikibinonbir. 

20 Eylül 2011 Salı

Pazartesi günlerini sevmiyorum.
Sonra, salı gününü de.
haftanın her günü çok yalnızız.
oysa sen kalabalıklar içerisinde uzaklaşıyorsun.
Ben burada tek başıma yalnızlaşıyorum,
Sen orada insanlara karışıyorsun.
Diğer insanların arasından sesleniyorum sonra.
Sen öylece durmuş çoğalıyorsun,
ben burada kalıp bir sigara daha yakıyorum.
Kendi içimden sesleniyorum, fazla uzağa gitmeden.
Gülümsemiyor oluşumu buna bağlıyorum.
İçim yankılarla dolu, ağzımı açsam yüzlerce kelime yayılacak etrafa ve sen yine anlamadan geçip gideceksin.
Bu yüzden sesim çıkmıyor bu aralar.
Konuştuğum zamanlarda ise hep bir korku, endişe.
Söz dolaşıp sana gelir diye korkuyorum, sana gelmemesinden, senden bahsedip dolanmaktan düğüm olmaktan korkuyorum.
Sonra geçiyor. bir sigara daha yakıyorum.
Tüm insanların arasından yine sana sesleniyorum.
Ve sen bakmadan gülümsüyorsun. gülebildiğine hayret ediyorum.
Neyse diyorum, neyse.
Sen orada durmuş diğer insanlara karışıyorsun
Ben burada geçtiğin her tren rayını sayıp, birer birer yalnızlaşıyorum.

13 Eylül 2011 Salı

meraba. iyi şeyler yazmıyorum.

Bazen yalnız kalırsın. yedi milyar insanın içinde yapayalnız kalırsın. Bazen ağlarsın, yedi gün yağmur yağan bir kentte durmadan ağlarsın. Ellerin üşür. Hayır, ellerin çok üşür. Isıtacak kimsen olmaz, kalkıp pencereyi açarsın. İçeri oksijen dolması gerekirken, mutsuzluk dolar. Güneş ışığını teninden uzak tutarsın, sonra işte. sonra hiçbir şey yapamayacağını anlayıp, kalkıp bir fincan kahvede teselli bulursun. ondört kere izlediğin filmi tekrar dvd’ye yerleştirdiğini bile elini çizen kablo olmasa farketmezsin. Saatler geçer. Boş boş odadaki dağınıklığı izlersin. sonra uyumak istersin. Ama uyuyamazsın. sonra uyursun. uyanırsın. uyursun. uyanırsın. ağlarsın. uyanırsın. ağlarsın. uyursun. yastığın ıslanır.

uyandığında yastığın ıslaktır.
uyanmak istemezsin. ama uyanırsın.
ölene kadar uyanırsın.