26 Ağustos 2012 Pazar

Dün beraat ettim.







Yaklaşık iki hafta süren ev yaşantım sona erdi. İki haftadır insanlıktan, dış hayattan, yeşil ve tonlarından öylesine uzaktım ki bu kısacık ev döneminden dışarı adım atarken durumun nasıl olduğunu bile unutmuşum. Cüzdanı aldım mı? Ne giysem? Nereye gitsek? Yanıma ne kadar alsam? Ay hava sıcak çıkmasam mı? 

Artık öylesine bir boyuta gelmişim ki mağazaların yeni sezonlarına bakarken bunaldığımı fark ettim. Oysa alışveriş merkezindeki çamaşır suları, kurulama bezleri, kabartma tozu, pasta süsleri daha çok mutlu etti. Acilen içimdeki gün yüzüne çıkmış ev kızından kurtulmam gerek. Zaten bir işe yaramıyor, kimse bana hazır çorba yaparken 'suyu önceden kaynatma yoksa çorba değil çorba topu olur' demedi.

İki hafta boyunca boş durmadım tabii, elmacık kemiklerimi besledim. Topitop gibi oldular.

17 Ağustos 2012 Cuma



Dün V.'nin doğum günüydü. Hastaneden yeni taburcu olduğumdan oturduğum yerden kalkamıyorum. Hal böyle olunca gittim en sevdiklerimden bir kaset doldurdum. 
Merhaba, iyi ki doğdun!

Gelecekmiş, geçmiş'miş.

Bir haftadır goril gibi evde yatarsan boynun, kolun, karaciğerin, başın gözün tutulurmuş. Bir de gelecek planlarına verirmişsin kendini, denedim. %100 çalışıyor. Aha bu espriyi de yaptım ya, gideyim. Gelecek planı derken, bildiğin uzun vadeli, komisyonsuz, depozitosuz, temiz gelecek. Hemen bahsedeyim. Şimdi birkaç kilo daha versem Free Size bedenine düşerim iyice, sonra o gördüğüm eteğin lacivert rengini alırım ama yeşili çok güzeldi ya aman dur gelmişim kaç yaşına yeşil etek mi giyeceğim. Hem sonra bir arkadaşım olur onun da çok güzel arkadaşları vardır sonra bir şey olur, onun arkadaşlarından biri ailemden beni ister sonra biz evleniriz. Gelinliğim dar olsun böyle, hafif kilo alırsam tiril tiril çıkmasınlar. Davetliler ‘şu geline bak’ demesinler zaten kesin kaynana dedikleri şey gıcığın tekidir, laf eder ‘ay biz bunu almazdık da oğlan çok ısrar etti Selmacığım bakma artık, yapacak bir şey yok’ der arkadan. Aman sersem şey,  çoluk çocuğum olursa göstermeyip intikam alırım o da gider Selma’nın torunlarını sever. Baktım olmadı, herif anneci çıktı alırım çocuğumu giderim. Zaten gelecekti maaşım çok iyi olmalı, olmadı ek iş falan yaparım. 

Gelecekte Skins benzeri diziler olur mu ki, House olsun House, en çok onu seviyorum. Türk dizilerinden de Çemberimde Gül Oya gibi diziler olsun. Şimdi Leyla ile Mecnun diyecektim ama bir baktım bizim karşı komşunun oğlu bile izliyor. Üzüldüm günlerce bir şey yiyemedim. Aslında bundan değil de, madem günlerce yatıyorum bir şey yemeyeyim de iyice alıp başımı gitmeyeyim diye yemedim. Ama yine bir kilo almışım, ‘ay su içsem yarıyor canım’ kızlarına katılmak istemiyorum da bu neyin nesi şimdi. Evrenin hiç acıması yok, bak aklıma geldi çok sinirlendim gidip yatayım biraz daha. 

6 Ağustos 2012 Pazartesi



Painte alıştığımızdan bu yana durum böyle. Çizim yapamadığımızdan sadece renkleri ve karalama şeklini kullanıyoruz. Bu yüzden olsa gerek çizim yeteneği olan insanları hem sayıyor hem de kıskanıyorum. Elleri çok güzel.

Bir senedir küçük bir alanda bir tişört iki çorap çifti bir kitap iki fular ve sayısız saç tokası kaybettim. Dün bir de tüm bunlara bilgisayar belleği eklendi. Hepsi hükümsüzdür ama acım çok büyük. Odamı Türk annelerine emanet ediyorum.


Günlerin bu kadar sıkıcı geçmesi hiç iyi değil. Ne yapacağını şaşırıyor insan.
Dün internette örgüden bir kolye beğenip yapmaya karar verdim. Olmadı, parmağımı incittim.
Evde ahşap kutular vardı, desen beğenip boyamaya karar verdim, olmadı.
Çok parçalı puzzle yapayım zaman geçsin dedim, sıkıldım.
Cupcake tarifi bulup denemek istedim, kek yandığı gibi kreması da yoğurta benzedi. 
Ve sonunda her şeyden elimi ayağımı çekip 'en iyi yaptığına devam et Rocky' düşüncesiyle film izledim.
Film de kötü çıktı iyi mi. Hiçbir şey yapamayacağımı anlayıp Ömer'in doğum gününü kutladım.
Acil hobi ilanlarına bakacağım bugün. Bisiklet turlarını araştırıyorum, yazlık sinemaları. 
Yaz tatilinin bitmesine kaç gün var?